Zurnacı Ali Yılmaz – Bir Kültür Emekçisinin Hikâyesi
Ali Yılmaz, 1951 yılında Bayburt’un Demirözü ilçesine bağlı, eski adıyla Kısanta köyünde dünyaya geldi. Müzisyenlik ailesinde köklü bir gelenekti. Babası Mehmet Yılmaz, halk arasında “Bekçi Memet” olarak tanınan ve 1940’lı yıllardan itibaren Bayburt ve çevresindeki düğünlerin vazgeçilmez zurnacılarından biriydi. Bu müzikal miras, Ali Yılmaz’ın ruhuna çocuk yaşta işlemiş ve 15 yaşında eline aldığı zurnayla bu geleneği sürdüreceğinin ilk işaretlerini vermişti.
Gençlik yıllarından itibaren bölgesinde müzisyen kimliğiyle tanınan Ali Yılmaz, özellikle düğünler, kına geceleri ve yöresel bayramlarda sahne aldı. Bayburt, Demirözü ve çevre köylerde 50 yılı aşkın sürede yüzlerce organizasyonda yer alarak halkın gönlünde hem sanatçı hem de örnek bir insan olarak derin izler bıraktı. Müzisyenliği sadece bir meslek değil, kültürel bir görev ve sorumluluk olarak benimsedi.
Yıllar boyunca unutulmaya yüz tutmuş geleneksel halk oyunları (barlar), yerel ezgiler ve düğün ritüellerini birebir yaşatarak, bu değerlerin sonraki nesillere aktarılmasını sağladı. Onun katkıları sayesinde birçok yöresel bar, orijinal haliyle günümüze ulaşabildi. Böylece sadece bir icracı değil, aynı zamanda kültür taşıyıcısı ve hafızası oldu.
Askerlik hizmetini Türkiye’nin en köklü ve simgesel müzik topluluklarından biri olan Harbiye Mehteran Bölüğü’nde yaptı. Mehteran Takımı’nda zurna ve davul çalarak Türkiye içinde ve yurtdışında birçok temsile katıldı. Bu dönemde, Cüneyt Arkın’ın başrolünde oynadığı Kara Murat: Fatih’in Fedaisi gibi tarihi filmlerde Mehteran Takımı ile birlikte yer aldı ve filmlere otantik mehter havasını kazandıran müziklerin icrasına katkı sundu.
Askerlik sırasında Almanya’nın Hamburg kentinde düzenlenen ve dünyanın farklı ülkelerinden mehter benzeri grupların katıldığı yarışmada, Harbiye Mehteran Takımı’yla Türkiye’yi temsil etti ve birincilik kazandı. Bu başarı, sanat hayatındaki en gurur verici anılarından biri oldu.
1970’li yıllarda “Mustafa Genel ve Arkadaşı” adıyla yayımlanan ilk kaset kaydında davul çaldı. Bu kayıt, Bayburt yöresine ait otantik halk ezgilerini barındırması açısından önemli bir belgeydi. Daha sonra kaybolmaya yüz tutmuş eserlerden oluşan iki ayrı albüm yayınladı. Ayrıca müzisyenler Deniz Selman ve İsmail Yılmaz ile birlikte mey (nefesli halk çalgısı) albümüne de imza attı.
2008 yılında müzikal birikimini ailesiyle birleştirerek iki oğlu Sercan ve İsmail Yılmaz ile birlikte “Ahenk Müzik” adlı bir müzik şirketi kurdu. Ahenk Müzik, geleneksel müziklerin profesyonel bir çerçevede yaşatılması ve kültürel mirasın yeni nesillere aktarılması amacıyla faaliyet gösterdi. Yılmaz ailesinin kurduğu bu şirket, müzik üretimi, organizasyon, kayıt ve arşivleme çalışmalarıyla bölgesel kültürün korunmasına önemli katkılar sundu. Oğullarının da izinden gitmesiyle bu sanatsal miras kuşaktan kuşağa başarıyla aktarıldı.
Ali Yılmaz’ın müzik hayatı sadece zurna ve davul çalmaktan ibaret değildi; o, aynı zamanda bir toplumun sesi, belleği ve duygularının tercümanıydı. Bayburt’un kültürel hafızasında derin izler bırakan Ali Yılmaz, müziğiyle hem eğlendirdi hem de eğitti. O, sazıyla sadece notaları değil, aynı zamanda insanın içindeki sevgi, özlem, hüzün ve mutluluğu da dile getiren bir ustaydı.
Ali Yılmaz, 1 Eylül 2020 tarihinde aramızdan ayrıldı. Onu sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz. İşine duyduğu saygı, her zaman halden anlama yeteneği, karşısındakine gösterdiği saygı ve içtenliğiyle güven veren duruşu, onu sadece iyi bir müzisyen değil, aynı zamanda örnek bir insan yaptı. Bu özellikleriyle etrafındakilerin gönlünde özel bir yer edindi. Onu tanıyan herkes, zurna seslerinin ardında saklı olan o naif, samimi ve güçlü kişiliği hiç unutmadı. Bu yüzden herkes ona sevgiyle “Zurnacıların Sarrafı” derdi; çünkü o, sadece enstrümanını değil, aynı zamanda insanların kalplerini de işleyen bir ustaydı.