Zaman, kavram olarak sıkça kullandığımız ,hakikatte ise varoluşun görünür hale
bürünmesinin zeminini hazırlayan düzlem… Tabiatta her yaratım özü gereği belli süreçlerden
geçerek muradı olan vazifesine erişmekte… Üzerindeki görev yerine geldikten sonraki
süreçte artık kendine dair hiçbir söz kalmıyor dile getireceği….
***************************************
Zamansız ve makansız… Beden sıfatına bürünmüş yaratılışımızın zaman algısı üzerine,
nedenler, niçinler ile dolu olduğu göz önüne alınırsa oldukça zor kavrayabileceğimiz iki
hakikat.
***************************************
Zamansızlık ve mekansızlık anındaki oluş hakikatimiz tümüyle herşeyimize sirayet etmekte.
İslam medeniyetinin bu olguyu ilk defa dile getirip sahiplenmesi beraberinde, zamanın
olmadığı anda pay edilmiş ve bugün bizim sanat olarak adlandırdığımız yansımaları kültür
mirası olarak kefemize koyduğumuz bu ömrümüzde, “ELEST” aleminde ki ikrarımızın
ruhumuzda bırakmış olduğu hisleri de dışarı aktarmamızı, can cana paylaşıp
bereketlendirmemizi sağlamakta…
******************************************
Dil yapımızın oluşma sürecinin bir kısmından itibaren edebiyat dünyamıza teşrif eden hakikat
bilgileri, Horasan diyarında köklerini salmış ve bugün Anadolu’dan Balkanlara nice alanlarda
tesirini göstermiş…
*******************************************
Bu anlatım biçimini topraklarımıza emanet edenler… Hayal dünyasını terk etmiş haikatin
peşinde ve içinde söz emanetllerini toprağa saçan, yeşerten Sultanlar…
**********************************************
Yaratılış, bu dünyadaki tekamül, vücut denen “makinanın” oluşumu, ruhumuzun kadimliği
ve hepsinin geldiği, olduğu, bulunma ve ‘yok” olma mercii Allah ile ilgili o kadar derin ve
sayıca fazla eserlerimiz vardır ki… Üstelik bütün bunlar Anadolu ve Balkanların her bir
noktasında farklı müzikler ile süslenmiş… Hepsi de insan diye nitelendirilen bütünün sırlarını
saklayan hazinenin bu “REVİŞ” ini anlatmakta.
Yayınlanmış olan kayıtlarını bu düşüncelerin oluşturduğu hisler ile icra eden Hacıoğlu,
“Aşkın Deryasına Attım Ben Bir Taş” isimli EP çalışması ile 2011 yılından itibaren devam
eden yayın serisine bir yenisini eklemekte. Topraklarımızdaki “Boyutsuz Sanat” olgusunun
açığa çıktığı çalıp söyleme geleneğindeki uygun canlı performans ile kayıt edilmiş bu
çalışmada şelpe teknikleri ile icra edilmiş dört adet eser bulunmakta.
Mehmet Evren Hacıoğlu – Aşkın Deryasına Attım Ben Bir Taş
ESERLER:
1- Aşkın Deryasına Attım Ben Bir Taş
Yöre : Afyon
Kaynak kişi: Emin Abacı
Derleyen : Ankara Devlet Konservatuarı
2- Kara yemiş altı da daima serin olur
Yöre : Rize
Derleyen : Istanbul Belediye Konservatuarı
3-Velespitler gelir geçer iz olur
Yöre: Rumeli
Kaynak kişi: Süleyman Krüemal
Derleyen : Aluş Nuş
4- Bir esmerin sevdası var serimde
Yöre : Samsun-Ladik/ Güvekse Köyü
Kaynak kişi: Hasan Güvendi, Sadık Güvendi, Salih Çağlar
Derleyen :Ankara Devlet Konservatuarı
Bağlama ve ses: Mehmet Evren Hacıoğlu
Miks, Mastering ve Kayıt: Özkan METE
Kapak resmi: İnanç KARAÇAYLAK
Kapak Tasarım: Mehmet Evren Hacıoğlu
Stüdyo: Ada Müzik