“Azeri Müziği”ni, “Klasik Batı Müziği” ile buluşturan Ramin Farhangniya, “Ahenk Müzik” etiketiyle çıkardığı ilk albümü Azerbaycan Aşk Şarkıları’nda sesinin merkezine aşkı yerleştirerek, hem dillerden düşmeyen, hem de henüz keşfedilmemiş ezgiler aracılığıyla dinleyicilerini aşkla sarıp sarmalayan bir seyahatten nasiplendirmişti.
Farhangniya’nın yine “Ahenk Müzik” desteğiyle çıkardığı bu çalışması, bu kez, dağarcığını her anlamda genişleten içeriğiyle selamlıyor dinleyicilerini.
Bünyesinde; sadece Azerice değil; Türkçe, Kürtçe, Ermenice, Lazca, Farsça, Yunanca ezgileri barındıran albüm, Farhangniya’ya eşlik eden enstrümanistler, müziği dar alanda durarak tanımlamadıkları için dinleyicilerini, ilk çalışmada olduğu gibi sarıp sarmalamakta gecikmeyecektir.
Perdesiz gitarı üzerinde balerin zarafetiyle gezinen Erkan Oğur, kavalı ney gibi, yüzeyin değil, derinin derininden üfleyen Sinan Cem Eroğlu, klarineti estetikle bezenmiş teknikle dillendiren Türkan Kandıralı; kemanı sığlığa düşmeden benimseten Baki Kemancı; klasik kemençeyi, geçmişten yarına, bugünü ıskalamadan ulaştırma derdindeki Derya Türkan Farhangniya’nın, dünyayı çok kültürlüğüyle tanımlarken önünü açan isimler.
Düzenlemenin nasıl olması gerektiğine sayısız örnek veren Sinan Cem Eroğlu ile Yılmaz Yeşilyurt’un arka plan mesaisini titizlikle gerçekleştirdikleri, İranlı ve Azeri müzisyenlerin omuz verdiği bu çalışma ile Ramin Farhangniya, yine aşkla ancak sınırlı bir âna sığdırılamayacak bir aşkla, çok kültürlü olduğu için mutlu olan bir dünyaya nabız olduğunu seriyor gözler önüne.
Atan bu nabzın sesine, gündelik hayhuy kamburunu sırtınızdan atarak siz de kulak kesilmek istemez misiniz?
Mehmet Akif ERTAŞ